KELİME OYUNU 31

 


KELİME OYUNU 31

Beş kelime ile öykü, şiir, deneme benzeri yazı yazma etkinliğimiz varmış. İsteyen herkes katılabiliyormuş, beş kelime de verebiliyormuş. Haftanın kelimeleri Deeptone’dan J Davet üzerine ben de yazayım dedim.

Beş kelime: Lamba/Su/Uyku/Kedi/Radyo


Z KUŞAĞI HAYAL GÜCÜNE KARŞI

     Uykumun bilmem kaçıncı evresindeydim. Mışıl mışıl uyuyordum. Rüyamda kırmızı güllerle, kokulu mumlarla süslenmiş müthiş bir masa vardı. Masada yüzünü bir türlü seçemediğim biriyle oturuyorduk. Ne kadar çabalasam da kim olduğunu anlayamadım. ‘Affedersiniz, siz kimsiniz acaba?’ diye sordum. Bilinmez kişi ‘Benim canım.’ dedi. ‘İyi de kardeşim sen kimsin? Tanımıyorum ben seni ya. Romantik yemek falan ne oluyoruz?’ dedim. ‘Kuzum, evleniyoruz ya biz.’dedi. ‘Haydaa, al başına belayı. Ne münasebet? Bir kere her şeyin bir yolu yordamı var değil mi? Böyle damdan düşer gibi olur mu? Evlilik ciddi bir kurumdur. Nerede benim teklifim? Belki kabul etmeyeceğim.’ dedim. ‘Aşkım, sen zaten kabul ettin ya az önce.’ dedi. ‘Nee? Ben niye hatırlamıyorum? Yok, bu sayılmaz. Bir daha sor. Boşluğuma gelmiştir benim. Evlenmek istemiyorum ki ben.’ dedim. ‘Ne dedin aşkım? Duyamadım.’ dedi. ‘Canım benim, neyini anlamıyorsun sonsuza dek hayır diyorum burada.’ dedim. ‘Hee sen de benim canımsın.’ dedi. ‘Bak sinirimi bozma. Niçin anlamıyorsun çocuk? Zorla güzellik olur mu? Olmaz şekerim olmaz. Hadi başka kapıya…’ dedim. Kalkmaya yeltendim. Kalkamadım. Sanki sandalyeye yapışmıştım. Soğuk soğuk terledim. Şimdi yanmıştık işte.

       Bilinmez kişi elimi tutmaya yeltendi. İşin kötüsü elimi de oynatamıyordum. Allah’ım bu nasıl bir eldi böyle? Tüylü tüylü eli vardı. Hiç öyle görünmüyordu hâlbuki. Ne demişler: Görünüşe aldanma. İyice iğrenip can havliyle elimi çekmeye çalıştım. Ama nafile… ‘Yavrum, boş zamanlarında yarı zamanlı kurt adamlık mı yapıyorsun nedir?’ dedim. ‘Yemekler çok güzeldi değil mi bir tanem?’ dedi. ‘Alacağım ayağımın altına he. Ne vurdumduymaz herifsin.’ dedim. ‘Evet, ben de balığı daha çok sevdim.’ dedi. Allah’ım bu nasıl bir kâbus böyle. Uyanayım, uyanayım, uyanayım… ‘Gıcık.’ dedim. ‘Ben de seni seviyorum.’ dedi. Ay boğacağım ben bu adamı. Eli hala elimin üstündeydi. Iyy tüylü tüylü bir de… Pis adam… İnsanın tıraş bıçağından hiç mi haberi olmaz yahu? Biraz olsun sakinleşmek için masadaki suyu bir dikişte içtim. İşe yaradı mı? Valla hiç yaramadı.

      Nitelikli sapığım bu sefer masaya koca bir radyo koydu. Nereden buldu inanın hiçbir fikrim yok. Sanki gökten zembille inmişti. ‘Tatlım, bu annemden kalma antika bir radyo.’ dedi. ‘Bana ne canım neyse ne.’ diye kızdım. ‘Kemancılardan daha romantik olur dedim.’ dedi. ‘Yok romantizm yok evlilik… Yok yok maşallah.’ dedim. ‘Ne istersin bebeğim? Ne açayım sana?’ diye sordu. ‘Bana bak bebeğim falan deme bana. Nereden bebeğin oluyorum ben senin. Tanımam etmem seni. Çattık yaa.’ dedim. ‘Slow mu istersin? Yoksa daha hareketli bir şeyler mi?’ dedi. ‘Yavaş bir şeyler aç ki sinirim yatışsın en azından.’ dedim. Bizim keskin zekâ gitti metal bir şarkı açtı. Artık çocuğu parçalamam için bütün unsurlar tamamdı. Ama nasıl bir ses… Kulaklarımın imkânı olsa beni bırakıp giderlerdi muhtemelen. Metalci tipler son ses böğürürken o hala iştahla yemeğini yiyordu. Kapatmasını sert bir dille defalarca söyledim ama beni duyamıyordu. Çünkü metalci ağabeyler, çok sağ olsunlar, iyice coşmuşlardı. Gitarları parçalama faslında olabilirler diye düşündüm. Pes ettim. Boşta olan tek elimle kulağımı kapadım. Bir süre önümde umursamaz bir tavırla yemeğini yedi. Tabii ben iyice köpürdüm. Önündekini bitirince dans etmeyi teklif etti. ‘Ne dans edeceğim be seninle.’ dedim. ‘Aaa aşkım olmaz ama naz yapma hadi.’ dedi. Ben yürü git eşek herif diyene kadar ayaklarım beni onun kollarına götürdü. Allah’ım yardım et, çıldıracağım. İrademi yitirmek bu kadar kötü hissettiriyor muydu? Kıpırdayamadım bile. İki saniye içinde el ele göz göze dans ediyorduk. Çok üzgündüm.

      Keskin zekâ yine muhteşem bir fikir ortaya attı. Lambaları kapatıp loş, romantik bir ortam oluşturacakmış. ‘Oha, yavaş oluştur. O kadar da uzun boylu değil. Bıraksana kardeşim ne yılışıksın ya.’ dedim. Adamı ittirmeye çalışa çalışa canım çıktı. Başaramadım. Hala dans ediyorduk. ‘Işıkları söndürelim.’ dedi. Işıklar söndü. ‘Hayır, niye? Açın.’ dedim. Işıklar açıldı. Bir süre aç kapa aç kapa yaptık. Sonra baktım adamın sırtı da tüylü tüylü. Eee nasıl? Bu çocuk giyinik ki… Akıl sır erdiremedim. Kollarını elledim orası da aynıydı. Ne garip bir şey… Ellerimi suratında gezdirdim. Eee bu çocuk kıldan geçilmiyordu. Ama görünürde de tek bir kıl yoktu.

      Tam elimi yüzünde dolaştırırken ince bir sızı hissettim. O acıyla uyanmışım. Bir baktım elim kanıyor. Bizim Mahmut hemen olay yerinde kabarmış bir şekilde bana tıslıyordu. ‘Pist, uleen Mahmut alacağın olsun. Hani vefasız kedi gördüm de uyuyan sahibini ısıranı ilk kez görüyorum.’ dedim. Tabii hayvanın sinirini bozmuş olmam daha olasıydı. Anaa ne tüylü bu çocuk derken Mahmut’un sabrını zorlamıştım anlaşılan. Ama insan canı yanınca mantıklı düşünemiyor işte. Bizim Mahmut’u kışkışlayınca doğrulmak için hamle yaptım. Diğer kolum acayip karıncalanmıştı. Bir baktım o elimle başucumdaki abajurun ipini tutuyordum. Nasıl âlem biriyim ben ya? Gülerek ayağa kalktım. Ama gülüşüm yüzümde dondu kaldı. Kaşlarımı çattım. Zaten açık olan camdan sarkıp aşağıya doğru avazım çıktığınca bağırdım : ‘Heey! Toprak bacaksızı oraya getirtme beni. Oğlum biz bunları aşmadık mı ya? Gecenin köründe metal müzik dinlemeyeceğim demedin mi sen bana? Kemiklerini kıracağım hee!’ dedim. Toprak benim zıpır, genç komşum olur. Bağırdıktan sonra müzik kapandı Toprak camda belirdi. Bu gürültüde beni duyması mucizeydi. ‘Derya abla kusura bakma ya. Valla söz bak bir daha yapmayacağım. Yemin ederim. Annemlere söyleme tamam mı? Bak lütfen.’ dedi. ‘Oğlum bu kaçıncı? Gece gece karabasanlar bastı senin yüzünden. Nereye gitti Melahat teyzeler?’ dedim. ‘Söz veriyorum bir daha olmayacak Derya abla. Memlekete gittiler.’ dedi. ‘İyi, geldiklerinde selam söyle. Evi de başına yıkmamaya çalış tamam mı Toprak?’ dedim. ‘Tabii abla söylerim. Yıkmam, yıkmam.’ dedi. ‘Anlaşmayı hatırlıyorsun değil mi Toprak?’ dedim. ‘Evet, abla onlar gelene kadar ekmeğini alır, çöpünü çıkarırım.’ dedi. ‘Aferin, sana. Yoksa ne olur?’ dedim. ‘Yoksa söylersin abla.’ dedi. ‘Hadi Toprak görüşürüz o zaman. İyi geceler.’ dedim. Sonra ufak bir savaş kazanmışım gibi kendimi uykunun rahat kollarına bıraktım. Sabaha kadar deliksiz uyudum.

Yorumlar

  1. Sahi Uzak İhtimal filmini izledim ben. Nereye yazayım bilemedim buradan görürsünüz herhalde. Film yoğun bir sessizlikle bitti gitti. O kadar zaman nasıl geçti anlamadım. Belki unutmuşsunuzdur. Ama benim en sevdiğim sahne Musa'nın haçlı kolyeyi Cami'de tesbih niyetine kullanmasıydı. Bir de o ara dedenin biri kaş göz yapıyordu. Çok komik geldi :) Sağ olun önerdiğiniz için beğendim. Diğerine daha bakamadım. Ona da sıra geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hıhıms, piki, sevindim :)

      Sil
    2. eveey üç film önermiştiim, uzak ihtimal, bir panayır hikayesi, sonbahar, bu filmler blogumda film başlığında da var :)

      Sil
    3. Ben üçüncüyü kaçırmışım, tamamdır.

      Sil
  2. hımm yani tam da şey olmuş, rüyalar gündelik hayatın yansımasıdır :)

    YanıtlaSil
  3. belki katılırsın arada bir veya her zaman sen de bu etkinliğe, böyle güzel öyküler yazarsın, kelime de verebiliyin bizeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım katılabilirim. Ben de isterim :) Kelime de veririm.

      Sil
    2. tamam istediğin zaman verebilirsin beş kelime. eğer haftaya için istersen, önceden de verebilirsin beş kelimeyi, buraya yorumlara yazabilirsin :)

      Sil
    3. Enfeksiyon /Park/ Korku/ Makyaj/ Salıncak

      Kelimeler biraz acemice oldu kusura bakmayın :))

      Sil
  4. Okurken çok keyif aldım. Sizin sıkı bir takipçinizim ve yazılarınıza bayılıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim efendim. Sağ olun, eksik olmayın :)) Çaktırmıyorum ama ağzım kulaklarımda :)

      Sil
  5. gülerek okudum çok iyiydi :) yalnız ben adamı kurtadam falan çıkacak sandım meğer kediymiş hahah :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim sağ olun :) İmgelemin sonu yok :))

      Sil

Yorum Gönder