ona buna mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ona buna mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2022 Cumartesi

ÖLENLE ÖLÜNEBİLİR

 

                                                             


                                                            05.05.2019

     Bir aralar saçları günbatımından kızıl olan babaanneme;

Nasıl gittiğini bilmemekle beraber merak ediyor muyum onu bile bilmiyorum. Belki senin için gökten mermer, tırabzanları kakmalı bir merdiven indirmişlerdir. Ya da huzurlu nazik ruhuna bir çift kanat hediye etmişlerdir. Belki ölüm meleği seni kibarca tutup arşa yükseltmiştir. Giderken göz ucuyla olsa da bizleri gördün mü? Veya geride bıraktığın diğer şeyleri… Ölüm, sessiz ve kısa vadede tehditsiz görünen bir hayalet sanki. Biraz yaşadık onunla sonra dedeyle ikisini baş başa bıraktık. Anlayacağın bu sefer yalnızca tek bir kişiye el salladık. Seni tanımış mıydım? Benim bildiğim gibi misin? Yoksa çok daha farklı mı? Seni yitirdik ama bunun farkındalığına bir türlü varamadık. Mezarına papatya tacı bıraktım. Umarım takmaya fırsat bulursun. Sana yakışacak. Ölümle yaşam günlük yaşamda da gözlemlediğimiz gibi sık sık birbirini takip eder durur. Ama bir şeyi uzaktan gözlemlemekle birebir yaşamak öyle farklıymış ki ayrımına varabildiğim bu iki kavram şu sıralar kafamda düğümlendi kaldı. Zaten yeşil bir örtünün altındaki tabutta senin olduğunu kabullenmek hayli zordu. Çünkü sen hiçbir zaman tek renk olmadın. Evin bile yüreğin gibi cıvıl cıvıl… Albümlerde eski fotoğraflarını gördüm yeniden yeniden canlanıp yaşadın o karelerde. Sen ölünce anladım. Atan her kalp, yaşayan her canlı bir nimetmiş. Var olmayı bir gün yok olmak takip edermiş. Sen olmayınca pembe evin neşeli nağmeleri sona erermiş. Seni sonun başlangıcına gönderirken herkesin gözü nemli, yüreği alev alevmiş. Sen yaşamımdaki yılların pek nadide bir parçası, tatlı anıların baş tacıymışsın. Seni özleyeceğim. Seni ömrümce seveceğim. Gönülden söz veriyorum seni unutmayacağım.

     İçten sevgilerle torunun Ayça

Adres: Artık senin orada yaşamadığın ev          

5 Temmuz 2021 Pazartesi

ÇINLAYAN KAHKAHA


 

                                                                         
                                                                      
                                                                  21.02.2020

      Kanatlı dostum, yoldaşım ve neredeyse tek gerçek arkadaşım sana,

Hatalarımı gördüğün, görüp güldüğün için teşekkür ederim. İçimdekileri duyduğun susarak sövdüğün için teşekkür ederim. Senin her sözün benimkilerin aksine keskince mecazdan uzak... Her biri içlerine düşmek için yalın birer tuzak… Kulaklarımı çınlatarak attığın her kahkaha, benzersiz nameleri çağştırır bana. Alaycı üslubun, ruhumu parçalarken zihnimde yenilmez sezgiler doğurur. Sen sanki beni ebediyen kavramış hakikat pençesisin. Doğru; senin ömrünce alacağın yoldaki tek rotan… Gökyüzünün altındaki milyonlarcasının içinde beni seçtin. Karmaşık benliğim ben ölene dek ikimize de yetsin. Kaosun ahengini istiyorsan işte buldun. Duygularımı nasıl acizce kullandığıma bakıp gül, hem de kahkahalarla. Arada senin gibi bir yırtıcı olmak o gözle bakmak lazım hayata. Öfkemle, kavgamla dalga geç. Ara sıra parçala beni. Belki küllerimden doğarım Anka gibi. Acımadan eleştir, korkusuzca saldır. Zaten ben senden öğrendim kılıç kalkan kuşanmayı. Bilirim üzerimde pek emeğin vardır. Senin her duygun içtendir. Öfken yerinde, alayın kararındadır. Gülmüş olmak için gülmezsin, bize de özenmezsin, çıkar gözetmezsin. İşte bu yüzden pek değerlisin. Kanatların böylece göğü kapatacak kadar heybetli, sesin böylece herkesi susturacak kadar kıymetli ve bakışların böylece bu denli parçalayıcı… Sen yolumun başında ve sonundasın. Hayat gerçek alaylarını daim kılsın.

      Senin tanıdığın ve en sevdiğin kız

Adres: Senin kanatlarının altında ya da yeryüzündeki gölgende bir yerde

13 Haziran 2021 Pazar

YOO DELİRMEDİM HENÜZ




                                                                  20.06.2019               
    Sevgili atlıkarınca sahibine;

Dostum seni seviyorum. Gerçek kahkahaların içinde bir işe sahip olmak herkesin elde edeceği bir şey değildir herhalde. Eğlence hakkında düşününce aklıma ilk gelen sen oldun. Sıkışş bir aptallığı simgelemedikçe atlıkarıncanın dönmesi epey eğlenceli görünüyor uzaktan. Yaz akşamları insanlar sizin parka doluşmaya başlamıştır bile. Evet, insanlar soğuk bir poyrazdan çok ılık bir meltemin eteklerini yırtmasına izin verir hep. Ne bayağılık. İnsanoğlu tamamen aptal… İkisinin verdiği duyguyu tatmamış kişiler seçim yapmamalıdır. Öyle kişileri atlıkarıncana bindirme lütfen çünkü onlar o parıltılı aletin onları neredeyse ruhani bir yolculuğa çıkardığından bihaberdir. Bu kavrayışa erişemeyen insanlar dönme dolap ve atlıkarınca arasındaki ince çizgiyi tümüyle es geçenlerdir. Demem o ki; o türe mensup yaratıklar kendilerini bilmeyenler, bile isteye bilmemekte diretenler ve bilmek bilmemek üstüne hiç düşünmeyenlerdir. Bir gün beni allı pullu atlarıncana bindirirsen bundan büyük onur ve gurur duyacağımı şimdiden belirtmek istiyorum. Yaptığın işe saygım sonsuz. Sen de kafaları ters yöne çalışanlar arasında kazandığın değerli statüyü kaybetmemek için çabala. Aksi takdirde biz saygın atlıkarıncacılar seni çıkardığımız yerden indirmesini de biliriz.

        Atları, atlıkarıncayı, atlıkarıncacıyı, atlıkarıncacıları seven eğlence düşkünü dünyevi bir mahlûk

Adres: Öyle sağda solda gerçek gülücüklerin olduğu her yer
                                                 

27 Nisan 2021 Salı

ÖPÜŞELİM, BARIŞALIM

 


                                                                                                                                                                                26 NİSAN 2020

Saygıdeğer Şiirselliğim;

Affınıza sığınarak bu mektubu kaleme alıyorum. İkimizin de bildiği üzere bir süredir sizi ağırlama fırsatına nail olamadım. Keyfinizi kaçırıp yüce varlığınızı eleme sürüklemek gibi bir niyetim yok. Yanlış anlaşılmaların önüne geçmek adına bu hususta yeniden özür diliyorum. Fakat takdir edersiniz ki aramızdaki artan mesafenin hızını kesmek son derece önemli ve elzemdir. Hatta bu konu çeşitli yanlardan benim için hayati önem arz eder. Sizden ricam güzelliğin somut ulakları olan nice kelimeleri zihnimden esirgememenizdir. O tatlı misafirleri ağlar vaziyette görmek beni harap ediyor. Sonrasındaysa bedenim onlara katılıp dinmez hıçkırıklara eşlik ediyor. Bildiğiniz gibi demirden bir gövdem varmışçasına çıktığım savaş meydanlarından kolay kolay eli boş dönmem. Ama bu cesur ve pek yürekliliğin ardında sizinle örülmüş hassas ağlar yer alır. Sizin ateşinizin içimde sönmüş olabileceği fikri bile beni korkudan tir tir titretiyor.  Hayatım, sizin benimle beraber olamadığınız bir geleceği haşince reddediyor. Yalvarırım başka tatlar almama, yeni sesler duymama, dünyaya ayna tutmama ve tekrar zihnimi tanımama yardımcı olunuz. Pek çok şeyden vazgeçebilir, sizi onların hepsine tercih edebilirim. Yüreğimin gücü bitene, gözlerimin feri sönene kadar size inanacağım. Siz gerçek olan her şeyin yegâne bütünüsünüz. Temsil halinde bulunduğunuz bin çeşit vakıa inanın ki masallardaki türlü mücevherden, gözlerdeki sevgiden, dillerdeki büyülü ezgiden çok daha üstündür.

                 Kendinden yüz çevrilmemesini uman sadık yardımcınız.

Adres:

Kaf Dağı’nın eteğindeki

şler şehri (Kime sorsanız gösterir.)