BİRKAÇ BİR ŞEY
Ölmek istemek kolay ve ölmek ne yazık ki zor. Tanrının
verdiği canı alamam. Gücüm yetmez buna. Ama şayet bir gün yeterse göğüs
kafesimi yırtarak açacağım. O içimdeki bütün huzursuz kuşları göğe salacağım.
İnsanlar biyolojik pek çok açıdan kusursuz bir işleyişe sahip.
Etten, kemikten, kastan oluşan ve durması gerektiği yere kadar tıkır tıkır
işleyen harikulade bir makineyiz. Ama övünemeyeceğimiz bir yanımız var.
Damarlardan, organlardan, kaslardan, kemiklerden ve bağ dokulardan oluşan kalın
duvarın arkasına gizlediğimiz ruhumuz bu yanımız. Genellikle bizler mükemmel
vücutlarımız içinde karanlık ruhlarımızı saklıyoruz. Orada içimizde bir
yerlerde her şeyden ve herkesten uzakta korkunç bir karanlığımız var. Ve o
randevu vermeksizin gün yüzüne çıkabilir. Bunu bilmek bence biz insanları epey
tedirgin ediyor. İçimizde bizden başka bir şey olması düşüncesi bile rahatsız
edici. Ama derinlere gömülü bu şey kendini sık sık hatırlatır. Belki de bu
istemediğimiz ve yabancı gördüğümüz tarafımız sadece içgüdülerimizden ibarettir.
Kim bilir?
Düşünceler ve beraberindeki kelimeler insanları ya deli yapar ya
da dahi. Ben delilik yolunda artık adım atmıyorum adeta koşuyorum. Düşünceler
bazı kişileri zirvelere taşır. Benim yoğun kokuşmuş fikirlerimse beni
mahzenlere kapatır. Her konuda detaylandırılmış bir fikrim vardır benim.
Çılgınca memnun olurum bundan. Normal değilim galiba. Hemen sevinmeyin. Siz de
değilsiniz. İyi ki korkularım ve kötü huylu arzularım içimde topraklar altında
saklı. Onları itinayla gömüp çürümeye bıraktım. Yoksa aman aman süper
kahramanlar bile gelse kurtaramaz beni. Siz de en kısa zamanda tehlikeli
hislerinizin icabına bakın. Tadımız kaçmasın sonra.
Kimse sevmediği birini düşünme cömertliğini göstermez. Düşünsel
kabiliyetler pek çok olguya ev sahibeliği yapar. Bunlar bireysel olabildiği
gibi toplumsal; ulusal olabildiği gibi evrensel olabilir. Düşünmenin
süreçlerinde bir şahsa, bir nesneye, bir duruma yer verilir. Zihinde yer
edinmeye hak kazanan tüm uğraşlar, üzerine düşünülmesi için yeni fırsatlar
doğurur. Oradaki fırsatlardan biri olan kişi özeldir. Milyonlarca yıldızın
arasında göze çarpandır, nitelikli olandır zihnimizdeki. Bu nedenle kimse sizi
onu düşünmeniz için zorlamıyor. Bu rolü siz ona biçtiniz. Bu hususa dikkat
edin.
Derinden bir sallantı var içimde. Bilgisizlikten… Salt bilinmeyen
yüzünden… Zihnim durgun, gözlerim yorgun… Ayaklarım uyuşuk çok oturduğum için.
Kafamda bir topak karışık duygu var. Şu an zaman yok mekân yok. Ben ve benim
monologlarım var. İrislerim fıldır fıldır… Yine delilik sınırındayım. Yine,
yine ve yine… Etrafta rutubet, bacaklarımda romatizma, başımda yoğun bir ağrı,
duvarlarda da fayans var. Romatizma yok ki ben de. Ne çabuk yaşlandım.
Fikirlerim dökme kalıplara dökülmüş sıvı alaşımlardan ibaret
olacak otuzlarımın başlarında. Kırklarımın sonundaysa kaskatı kesilip
donacaklar kalıpların içinde. İşte o zaman yok olmayı hak etmiş olacağım.
Çabalarımın hepsi boşa gidecek. Ben de deneyimime güvenen ve yenileri
küçümseyen biri olacağım. Kuşkusuz tarih çizelgesinde hep böyle süregeldi yaşam.
İçi boşalmış kof bir ağaca döneceğim. Hüzünlü ve yalnız… Yalnızlığı bile isteye
seçmiş buna rağmen mutluluğa isabet etmeyi becerememiş biri olacağım. Yalnızlık
kendini sevdiğin ölçüde güzeldir çünkü. Yaşlanıp geriye benden kalanlar
çürüdüğünde bir hiç olacağım. Savunmasız ama saldırgan aptal ama kendini bilgin
sanan bir ihtiyar... Vitrinlerde kimsenin istemediği kreması ekşimiş vanilyalı
pasta... Teki kaybolmuş işe yaramaz çorap... Sürüden dışlanan yılkı atı...
Bunların hepsi olacağım ne acı.
Bazen kendimi şu aptal aristokrat kadınların çarpıntıları içinde
buluyorum. Yüreğim dalga dalga kan pompalarken vücuduma, onunla beraber
dalgalanıyorum, içim bir garip oluyor. Sanki hiç görmediğim adını bilmediğim
bir şey kalbimi avuçları içine alıyor ve başlıyor sıkmaya. Kahkahalar atmak,
şen türküler tutturmak, avare avare dolaşmak istiyor canım öyle zamanlarda.
Genelde yapamıyorum tabii bunu sonra yüreğim patlamak istercesine atıyor. Göğüs
kafesimi zorluyor beni sürekli teşvik ediyor durmamam konusunda. Şaşırıyorum
biraz da korkuyorum. Kalbim; işte benim kalbim böyle deli dolu bir nehir,
doludizgin bir at.
çok iyimsersin yine :) hepimizde vardır herhalde karanlık yönler, delilikle dahilik tabi yakın, salvador dali gibi :) kendi ruhundan yola çıkıp bir anlamda hepimizi yazıyon sen :)
YanıtlaSilGerçekçiyim diyelim :)) Olmaz mı? Vardır. Karanlık olmadan aydınlığın kıymetini bilir miydik hiç? :) Çok şeker bir iltifat sağ olun. Gururum okşandı :)))
Sil