KELİME OYUNU 72

 


KELİME OYUNU 72

Kelime Oyunu etkinliğimiz devam ediyor. Beş kelime veriyoruz ve bunların da içinde olduğu öykü, şiir, deneme benzeri bir yazı yazıyoruz. Herkes yazabilir, beş kelime de verebilir.

Haftanın kelimelerini ben verdim.

Sarı / Güç / Kayalık / Göz / Bilmece

ONA BİR ADIM

Güneş önceden yanmış ensesini tekrar yakıyordu. Tişörtü terden sırılsıklamdı. Hava buranın yazına has oldukça nemliydi. Nefes almak bile ara sıra zorlaşıyordu. Ayak bileğine kadar suyun içindeydi. Su öyle soğuktu ki az süre sonra ayakları zonklamaya başladı. Önünde çağlayan şelaleye doğru biraz ilerledi. Kayalıklardan aşağı baktı. Yine kendinde o gücü bulamamıştı. Başı dönüyordu. Düşündüğü şeyi yapmak istiyor ama yeterli cesareti bir türlü toplayamıyordu. Artık ayaklarını da hissetmiyordu. Kenara doğru yürüdü, sudan çıktı. Bugün burası tamamen boştu. Sadece o ve yapmak istediği o şey vardı sanki. İçten içe dile getirmekten korkuyor, sanki bundan kendisi de habersizmiş gibi davranıyordu. Yok sayıyor, kulak ardı ediyor, şakaya vuruyordu. Çalışmaktan nasır turmuş ellerini ensesine götürdü. Birden geri çekti. Güneş gerçekten iyi yakmıştı ensesini. Gözlerini şelaleye dikti biraz öyle oturdu. Evet, istiyordu. Bunu yapmayı ciddi ciddi arzuluyordu. Fakat nasıl yapacaktı. Bu mümkün müydü? Onu bağlayan hiçbir şey yoktu görünürde. Buradan ayrıldığında yeri kolayca dolardı. Pek tanıdığı, sevdiği de yoktu. Bir iki kişi vardı belki. Onlarla da aylar olduğu halde konuşmamıştı. Kim bilir nerede ne yapıyorlardı? Bir türlü anlam veremediği içindeki sıkıntının kaynağını çok merak ediyordu. Buna karşın bu konuyu düşünmekten de çekiniyor, var gücüyle uzak duruyordu. Suyun içinde sarı, kırmızı, kahverengi taşlar vardı. Taşlardan birini aldı. Elinde evirip çevirdi. Taş kuruduğunda parlak rengi kayboldu. Matlaştı. Kendi durumuyla bir benzerlik yakalayacak gibi bir süre taşa baktı. Ama zihni bu tarz bağlantılar kurmaya elverişli değildi. Belki böylesi onun için daha iyiydi. Acısı azalıyordu. Yine de kendini kendine ifade etme güçlüğü boğazında bir düğümdü. Ne hissettiğini anlayabilse bu kadar üzülmezdi. Bir kez daha ayağa kalktı. Suyun içine girip uca kadar yürüdü. Son kez dedi içinden, son kez deniyorum. Bir an hayatı boyunca hiç yapmadığı bir şeyi yaptı: Odaklandı. Hedefine bir adım attı. Ve ona yakışacak biçimde kabaca aşağı düştü. İlk kafası girdi suya. Ensesi… ensesi çok acımıştı. Vücuduna tüm gücüyle çarpan o su kütlesi değildi canını yakan. Yalnız ve yalnız ensesiydi. Bundan sonrası bir bilmeceydi. Cevabını bulabileceğinden de emin değildi. Denemeye de hali yoktu. Battı, battı, battı… Gün ışığının belli belirsiz ulaştığı bir derinlikteydi. Geride bırakabilmiş miydi her şeyi? İlk defa başarabilmiş miydi bir şeyi? Bilmiyordu. Bilmiyorduk. Derin bir nefes aldı. Ciğerleri suyla dolmuştu şimdi. Yavaş, yavaş karardı gözleri. Sonra korkunç bir karanlık… Işık derler genelde ama ışık yoktu. Bir ses konuşmaya başladı onunla. Anlamadı. ‘Ne diyorsun?’ dedi. ‘Hiiç, bir şey demiyorum.’ dedi gaipten gelen ses. ‘Oldu mu? Yapabildim mi? Öldüm mü şimdi?’ dedi o da. ‘Olabilir. Ölmüş gibi mi hissediyorsun?’ dedi ses. ‘Ne bileyim ben ölmedim ki hiç!’ dedi o. ‘Bana öyle gelmedi bence ölmüşsün daha önce.’ dedi ses. ‘Ölmedim, bilmez miyim ölsem?’ dedi. ‘Bilsen, yine de bırakır mıydın kendini? Nasıl olsa ölmüştün, ne diye uğraştırdın kendini.’ dedi ses. Sonra uzun bir sessizlik… Onun zaten hep olduğu gibi pek söyleyecek bir şeyi yoktu. Ses de susunca ortalık iyice sessizliğe büründü. Ruhu ayrılmış mı bilinmez bedeni suda ağır ağır süzüldü.

Yorumlar

  1. heycanlıydı yaa yapcak mı yapmıcak mı diye sona geldim :) kendini öldürmek için kötü bir yöntem bu yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim beğenmenize sevindim :) Bence yöntem sonuca götürsün kafi.

      Sil

Yorum Gönder