SOKAK SAKİNİ


SOKAK SAKİNİ
      Genellikle etrafında çöplendiğim mahallenin kenarlarında dolaşıyordum yine. Girdiğim sokağın başındaki izbe evi gördüm. Hala yıkılmamıştı. Aşağılık ev... Sıvası çatlamış iğrenç renginin üzerinde yol yol çizgiler oluşmuştu. Bir türlü vazgeçmiyordu ama ayakta durmaktan. Etrafında birkaç insan vardı. Beni pek ilgilendirmediler. Çünkü ilgimin hepsini şu evin tozlu camlarının önünde uçuşan kanatlı dostlara dikmiştim. Allah'ım! Nasıl leziz görünüyorlardı. Sonra döne döne uçup kadrajımdan çıktılar. Biraz üzüldüm. Ağzımın suyu akmıştı. Daha çok sinirlenmiştim. Bir süre öfkeli öfkeli yalandım. Sonra insanlara baktım. İki moruk ,bir çıtır ,bir velet bir de genç vardı. İnsanlığın hazin özeti diye düşündüm. Bu düşünce beni öyle eğlendirdi ki yerlerde yuvarlanarak gülmeye başladım. Bisikletli velet beni oyun oynamak istiyor falan sandı. Hantal insansı adımlarla yaklaştı bana. Anında topukladım oradan. Aptal insan yavruları...Bankta oturan moruklara sırnaştım, bacaklarına sürtündüm biraz. Moruk falan derim ama bu yaşlı kızları severim. Sonra şu gence baktım doğrusu acıdım ona. Zavallının dibi düşmüş. Kızımızın güzelliği az buz değil tabii. Benim türümden olsa mart gelince ilk onun kapısını çalardım. Hatta kuyruk bile yakışır bu kıza. Ne kız ama...üff...

      Sıkıcı ve pis mahallemde yeniden dolaşmaya başladım. Karşıma Niyazi çıktı. Haydut kedi! Hiç sevemedim densizi. Oldum olası gıcığım ona. Dakika bir gol bir diklendi bana. Tabii aldı cevabını. Aşağı mahalleye kadar kovaladım şerefsizi. Kedi dediğin bölgesinin sınırlarını bilecek, bölgesini koruyacak. İki yıl önce buraları kendi hakimiyetim altına almak için az mı uğraştım. Kimler geldi kimler geçti. Hey yavrum hey işte ben hala buradayım. Rekabetse rekabet, kavgaysa kavga... Kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın. Sokak serttir. Ben öyle sünepe ev kedilerine benzemem. Yediğim önümde yemediğim arkamda değil benim. Gerekirse çöp karıştırır yine aç kalmam. Ama tercihim avlanmaktan yana. Hani derler ya elimden bir uçan bir de kaçan kurtulur işte ben o cinsten bir kediyim. 

      Sahi can dostumdan bahsetmedim. Adı Aykut. Acayip bıçkın delikanlıdır. Serseridir. Benden aşağı kalır yanı yok desem yalan olmaz. Kurduğum bu düzeni gönül rahatlığıyla ona bırakırım. Elinden de her iş gelir keratanın. Ben onu çok severim. O da beni sever, sayar. Sağ olsun ne zaman başım sıkışsa koşar gelir. Bu mahallede ikimizin sözünün üstüne söz söylenmez bizim camiada. Elbette aptal köpeklere söz geçiremedik henüz. Geçen gün aşağı sokaktan bizim Hakan geçiyordu. Bu işi artık çözelim diye bir konuşayım dedim. Başladı havlaya havlaya üzerime doğru koşmaya. Ulan dur ne yapıyorsun eşek herif demeye kalmadan başladık dört nala koşmaya. Oğlum bak ne diyeceğim dur kovalama artık dediysem de fayda etmedi. İki üç sokak böyle sürdü. Sonra döndüm iki pençe attım da ancak öyle beni kovalamayı bıraktı. Canımı zor kurtardım desem yeridir. Bu köpeklerin sorunu ne vallahi anlamıyorum. Bu nasıl bir içgüdü arkadaşım? Az ağır olursun be. Hayret bir şey!

Yorumlar

Yorum Gönder