BİZİM İÇİN ÖL

 

9 mm'lik kırmızı

 BÖLÜM 2

      Karşımda iki tane izbandut buldum. Şaşkınlığımı gizleyemedim. O zaman avım nereye kaybolmuştu. Ama bu öteki ihtimalden çok daha iyiydi. Demek bu tipler sandığımdan daha hızlı damlamıştı olay yerine. Kana bulanmış üst başıma rağmen az tehditkâr görünmeye çalışarak ‘Selam, ağabeyler kime baktınız?’ dedim. İrinin de irisi at hırsızı herif ‘O nerede?’ diye sordu. Anlaşılan oyalanmaya niyetleri yoktu. Yanındaki diğer hapishane kaçkını da dişlerini sıkarak ‘Cevap ver.’ diye gürledi. Soğuk metal namlu alnımdaydı şimdi. Kartlarımı açık oynamaya karar verdim. Biraz gayriihtiyarî yere çöktüm oturdum zira halim falan kalmamıştı. ‘Ağabeyler ben de onu arıyordum. Tam kıstırdığımı zannederken kaybettim.’ dedim. İzbandut kükredi ‘Yalan söyleme bak, dağıtırım beynini haa!’ Bu mankafalarda da kas kütlesi ve beyin fonksiyonları ters orantılı olarak değişiyor. Allah’ın beyinsizleri… En uzlaşmacı tavrımı takınıp ‘Ağabeycim hiç olur mu öyle şey? Valla bak yemin ederim böyle oldu. Hem kafama dayamışsın tabancayı nasıl yalan söyleyeyim?’ dedim. Herifçioğlu ikna olur gibi oldu. Bağırarak ‘Ne tarafa gitti o zaman? Seni ne ilgilendiriyor bu herif? Bir adamla başa çıkamamışsın üstelik şu haline bak iyi benzetmiş seni.’ dedi.  Ben de ‘En son buradan dümdüz gidiyordu ağabey. Valla öyle kişisel ufak bir husumet…’ dedim. Diğeri ekledi hemen ‘Önemli bir işimiz olmasaydı sana yapacağımızı bilirdik biz.’ Boşluğuma geldi ‘Başka bahara ağabeycim, sözüm olsun.’ deyiverdim. Herif kabzayı kafama geçirdi. Her yer kan revan yine… Görüşüm bulanıklaştı. Ekran karardı. Oracığa yığıldım kaldım. Daha fazla da çabalamadım zaten.

 * * *

       Ben hayatımda daha huzurlu bir uykuya dalmamıştım sanırım. Onca kan kaybettikten sonra bu ufak şekerleme hiç fena olmamıştı. Tabii bilincimi kaybetmek suretiyle gerçekleşmişti bu ama olsun. Rüya bile gördüm. Sonra tiz bir kadın sesi ‘Beyefendi, beyefendi duyuyor musunuz? İyi misiniz?’ dedi. Bir başka ses ‘Kızım, ölmüş mü yaa Mervee bir şey söylesene?’dedi. Tiz ses ‘Ne bileyim ben be! Cimcikleme beni hayret bir şey!’ dedi. Başka ses ‘Merve salak mısın? İki tokat çak adamı bir sars bakalım uyanacak mı?’dedi. Diğer tiz ses ‘Ayy Jale saçmalama istersen adamın haline bak ne halde. Dur nabzına bakalım bari. Ölmüş mü acaba ya? Ay bulamadım nabzını.  Aradın mı ambulansı?’ Başka ses ’Yoo aramadım.’ dedi. Tiz ses ‘Jale ara şunu çabuk manyak mısın? Adam öldü ölecek.’ Başka ses ‘Aman iyi üff arıyorum. Bak böyle yapacaksın beyefendiciim, beyfendiciiim, şşş aloo uyansana be…’ Tiz ses ‘Dürtükleme adamı ya ne yaptığını zannediyorsun? İç kanaması falan bir şeyi vardır. Bir katil olmadığın kalmıştı onu da yapmış olursun. Dokunma herife ya. Jalee bak alacağım ayağımın altına haa.’ O ara gaipten gelen bu diyalogları ciddi ciddi duymaya başladım. Zar zor da olsa ‘Sarsma ulan!’ diye bağırdım. Kızlar bir irkildi sustu. Sonra şu çenesi düşük olan başladı konuşmaya ‘Bu da sana kapak olsun Mervee.’ Merve cevap verdi ‘Jale bak çıldırtma beni. Su mu bir şey var mı çantanda? Adamcağıza verelim.’ Jale ‘Antrenmanım var bu akşam veremem, at gibi susarım ben biliyorsun.’ dedi. Merve ‘Allah’ım aklıma mukayyet ol. Kızım ver şu çantayı.’ dedi. Merve atıldı çantayı kapıp suyu bana uzattı. Bir yandan da ‘Hiç merak etmeyin ambulansı ve polisi aradık az sonra gelirler.’ dedi. Suyu içerken boğazımda kaldı. Öksür öksür öldüm. Nefes nefese ‘Yok ya polise ambulansa ne gerek var. Siz onu bırakın da kalkmama yardım edin lütfen.’ dedim. Israrcı olunca bana omuz verip ilerideki banka taşıdılar. Her şey için teşekkür ettim siz gidin artık dedim. Merve ‘İyi de halinize bir bakın ekipler bir gelsin tedavi olur derdinizi anlatırsınız. İyi olur hem.’ dedi. Düşününce hiç de iyi olmazdı aslında. Ruhsatsız bir tabancam ve başıma açtığım bin bir bela vardı tabii her şey yüce bir şey uğrunaydı yine de bu suçsuz olduğum anlamına gelmiyordu. Konuyu değiştirdim ‘Islak veya kuru mendiliniz var mı acaba? Elimi yüzümü bir temizleyeyim. Malumunuz berbat durumdayım.’ Jale ‘Al al bunları da al. Bir bunlar kalmıştı zaten.’ diyerek mendilleri önüme attı. Merve ‘Seninle görüşeceğiz. İyisin hoşsun ama bazen ne oluyor sana bilmiyorum.’ dedi. Diğeri ofladı. Ben de vücudumdaki görünen kısımları dikkat çekmeyecek kadar temizlemeyi başardım. ‘Hadi selametle o zaman. Hakkınızı ödeyemem sağ olun.’ dedim. Merve ‘Olur mu öyle ya ambulansı bekleseydik.’ dedi. Bense bir an önce oradan sıvışmak istiyordum. ‘Olur canım ne olacak? İyiyim kardeşim bak turp gibiyim. Hadi işinize gücünüze bakın siz de. Ee hadi!’ dedim. Kızlar pek tatmin olmadı ama tamam deyip yavaş yavaş uzaklaştılar. Gündüz vakti bu halde birini görmek kolay olmasa gerekti. İyiyim falan deyip kızları sepetlemiştim. Fakat bitmiş durumdaydım. Galon galon kan kaybetmiş gibi hissediyordum. Bacağımdaki yaraya iyi bir müdahale gerekiyordu. Hiç derdim yokmuş gibi bir de alnımda bir yarık vardı. Genel olarak dakik ve kontrolcü biri olduğum için yaklaşık kırk beş dakika baygın kaldığımı biliyordum. Aradığım herif şimdi kim bilir hangi deliğe girmişti. Bulamazdım artık onu. Ama her daim şanslı bir pislik olduğum için şansımı denemeye karar verdim. Sahi tabancam yerinde miydi? Hemen baktım, evet oradaydı. Çok şükür, izbandutlar harbi ahmak çıkmıştı. Yoksa hangi geri zekâlı şüphelinin cebini yoklamaz ki… Önce herifimi gözden yitirdiğim bu sokağa bakacaktım. Etrafı kolaçan ederek ilerledim. Kapıları, pencereleri, depo girişlerini yokladım. Fos çıktı bir şey yok derken bir mermi kovanı buldum. Ama öyle alelade bir mermi kovanı değil. Kırmızı renkli 9 mm’lik… İçimde bir adrenalin hissettim. Bu silah ben baygınken ateşlenmiş olmalıydı. Bu peşinde olduğum adamın silahından mıydı yoksa dangalak kendi arkadaşlarına da mı mimlenmişti? Bunu bilmiyordum. İlkinin doğru olmasını diledim. Etrafa bakındım. Merminin oralarda tek bir aralık kapı vardı. Kilit zorlanmamıştı. Silahımı elime aldım, kapıyı yavaşça itekleyip içeri girdim. Yeniden başlıyorduk. Tek fark bu sefer enerjimi gerçekten isabetli kullanmam gerektiğiydi.

DEVAM EDECEK


Yorumlar