UN UFAK ET(ME)

 


UN UFAK ET(ME)

      Evet, bazen etrafımdaki orta yaşlı ve yaşlı insanların telkinleri bana çok ağır geliyor. Kendi istedikleri şeyi, kendi istedikleri biçimde yapmam konusunda epey takıntılılar.Tabii bu şekilde davranarak benim kararlarımı değersizleştirmiş oluyorlar. Bunun farkındalar mı bilmiyorum? Bu da beni çileden çıkarmaya yetiyor. Çoğu zaman bu duruma sinirleniyorum. Şüphesiz durup mantıklı düşünemesem onların yıpranmış kırılgan kalplerini kırmaktan hiç çekinmem. Ama genelde kendime hakim olmayı beceriyorum. Yine de bunun kolay olduğunu söyleyemem. Bam telime bastıklarında onları alaşağı etmek için elimden ne geliyorsa yapmak istiyorum. Kokuşmuş, eskimiş, işe yaramaz fikirlerinin saçmalığını öylece yüzlerine vurmak... Ya da sadece susarak renkten renge nasıl girdiklerini seyre dalmak... Veya hatalarının barizliğiyle onları un ufak etmek... 

      Hayır, ben canavar değilim. Belki bir parça öfkeliyim o kadar. Bizi anlamanızı beklemiyorum sizden. Bu büyük bir haksızlık olurdu. Zira bambaşka devirlerin aynı zaman dilimine sıkışmış çağdaşlarıyız. Anlamasanız bile dinleyin. Hatta anlamak istemeseniz bile kulak verin. Hepimiz var olmaya çalışıyoruz. Hiçbirimizin ruhu ötekine göre ehemmiyetsiz değil. Ben sizi kabullendim. Neden siz de önceliği kabullenmeye vermiyorsunuz? Zamanı kaynağı sonsuz bir çeşme gibi harcamamıza göz yumun. Çünkü genciz. Hala çok zamanımız olduğuna inanıyoruz. Belki yok. Olabilir. Ama  hala çok zaman olduğuna inanmaktan bizi kim alıkoyabilir? Her anımı faydalı şeylerle doldurursam zamana meydan okuyabilirim. Ama mutlu olur muyum? Bilemedim. Bırakın hata yapalım, dibe vuralım biraz. Deneyimleri deneyimlemeye ne gerek var dersiniz şimdi.Haklılık payınız yok değil ama unutmayın bizim de yaşamamız lazım. Ortaya attığımız çılgın fikirlere burun kıvırmayın. Çünkü onlar günlük alelade bir konu kadar ilgiyi hak ediyor.

Merak etmeyin, bütün gençler de benim gibi değil. İçimizde elbette kuzu gibi olanlar vardır. Rahatça yontulup şekil alacaklar da... İşte maalesef ben onlardan değilim. Ben, bize biçilen rolleri beğenmeyenlerdenim. Kaç yaşında olursak olalım genç işte diye küçümsenmek istemeyenlerdenim. Beni böyle kabul edin.Kuşaklar değiştikçe yetişkinlerin hep aynı tuzağa düştüğünü idrak edin. Kabullenin.

      Anlıyorum ya da en azından anlamaya çalışıyorum sizi. Komik... Çünkü sizin hiç yapmadığınız gibi... En yenilikçi, en ileri görüşlü, en okuryazar olanınız bile bizi anlamaktan mahrum. Yazık... Bu içten içe üzüyor beni. İletişimsizliğimizin bir çaresi olsun isterdim. Oysa insan hep aynı hastalıktan muzdarip. Bu durum artık genlerimize işlenmiş kalıtsal bir rahatsızlık...

      Ama her şeye rağmen saygı görmeyi hak ettiğinize inanıyorum. Ne de olsa dünyada onca vakit geçirmek kolay iş değil. Üstelik belki de bunca zaman istemediğiniz bir hayatı yaşadınız. Sevmediğiniz bir işte, sevmediğiniz bir evde ve belki sevmediğiniz biriyle zaman öldürüp durdunuz. Bir Allah'ın günü yüzünüz gülmedi. Talih denen şey kapınızı hiç çalmadı. Feleğin çemberinden geçerken mutluluk nedir asla bilemediniz.Toplum sizi öyle sindirdi ki kendiniz olmaktan korkar oldunuz. Kim bilir? Belki hepsi doğrudur. 

Bu nedenle size ne kadar kızsam da sanki asıl muhatabım başkasıymış gibi geliyor. Siz değil, sizin dedeleriniz değil çok daha köklü bir yanlış... Öfke işte böyle bir idrak edişten sonra son derece bayağı ve yersiz görünüyor gözüme. Ne anlamı var kendimi yok yere paralamamın diyorum. 

Sizden ricam bizi anlamayınca yalnızca kendi düşüncenizin doğru olduğu konusunda inat etmeyin. Biz de her insan gibi gerçek bir saygıyı arzuluyoruz. Ciddiye alınmak, önemsenmek istiyoruz. Sayfalarca dur durak dinlemeden yazabilirim. Ama buna ne yüreğim dayanır ne de ellerim. 

Kuşkusuz bunu layığıyla yapan yetişkinler de vardır. Onlara

duyurulur. Sözüm meclisten dışarı efendim.


Yorumlar