AĞAÇ EV SOHBETLERİ 109


AĞAÇ EV SOHBETLERİ 109

      "Beş yıl önceki yaşantınız nasıldı? On yıl sonrası için hayalleriniz, beklentileriniz ve yaşama dair hedefleriniz nelerdir?"

      Uzun bir aradan sonra yeniden bu seriye yazmaya karar verdim. Açıkçası bu yazının kendimle de yüzleşmemi sağlamasını umuyorum. Herkese keyifli okumalar.

      2016 yılında ben hayatımın ilk sınavına hazırlanıyordum. Bilen bilir o zamanlar TEOG vardı. Pek stres yaptığımı hatırlamıyorum. Beynim o yıla dair anılarımı büyük bir mutlulukla sildi. Birkaç masa başı ders çalışma karesi, sınav anına ve sonrasına dair üç beş şey dışında unuttum gitti. Bellek ilginç şey doğrusu… Koca sene göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Sınava girdim. Güya iyi bir puan aldım. Ben hariç herkes memnundu. Sinir bozucu bir deneyimdi. Daha iyisini yapabileceğimi biliyordum. Neyse işte bir yere yerleştik. Sonra lisedeki ilk derslerimin birinde hocam zamanın su gibi akıp gideceğini söyledi. Öyle de oldu. Yazdıklarıma bakarsak beş yıl önceki ben için tüm yaşantım bu sınavdan ve süreçlerinden ibaretmiş gibi görünüyor. Başka şeylerden bahsedeyim. Mesela gezmesini bilirdim. Bıkmadan yorulmadan gezerdim. Farklı insanlarla tanıştım. Bol bol konuştum, görüştüm, tartıştım. Sık sık güldüm, çokça ağladım. Yalnız çok gülen çok ağlar diye bir laf var ya yalan o. İnanmıyorum öyle olduğuna. Fiziksel olmasa da ruhsal açıdan büyüdüm. Merak ettim, sorguladım. Kendimi buldum, kaybettim. Okudum, yazdım. Zihnimi inşa ettim. Arkadaşlar edindim. Bazılarıyla hala görüşürüz. Bazılarının izini kaybettim. Kişiliğim ve bilinç düzeyim belirginlik kazandı. Bir çocuktan, ergene sonra da bir gence geçiş yapmanın ne kadar sancılı bir süreç olduğunu hatırlıyor musunuz? Boş verin cevap vermeyin. Laf olsun diye sordum.

      Şimdi üniversiteye yerleştim. Bakalım daha neler neler göreceğim? Zamanla öğreniriz. Tabii bunun öncesinde de sınav, deneme, dershane, korona, uzaktan eğitim, mezuna kalma, yeni hazırlıklar, plan, hedef, ders çalışma, sıkılma, devam etme, bıkma, devam etme tarzı upuzun bir yolculuk var. Fakat ben sizi daha fazla bunlarla sıkmayacağım. Okurken bile bunaldığınıza eminim.

      Geçmişten ve bugünden bahsettiğimize göre artık geleceğe gelebiliriz. Hayaller… Kimilerine göre abartıdan uzak, gerçekleştirilmeye müsait şeyler olmalılar. Bu sayede ulaşılabilir biçimleri insanları mutlu eder. Ya da yine başkalarına göre uçuk kaçık olmasında bir sakınca olmayan şeylerdir. Hayali bile mutlu ediyorsa neden mutlu olmaktan çekinelim ki? Bir de bu düşünce biçimlerinin yaşla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Bence bu tamamen kişisel bir şey…

     Hayallerime gelirsek aklıma gelenleri sıralayayım.  Mutlu, huzurlu bir Türkiye hayal ediyorum önce. Şöyle masallardaki diyarlara benzeyelim istiyorum. Gerçekdışı güzel olalım. Hayal bu ya her şey serbest… Önüme set çekmeye kalkmayın. Kocaman bahçeli bir evim olsun istiyorum. Bahçeye su kaydırağı koyayım elbette havuzla beraber. Sonra sırayla zıpzıp ve şu acayip salıncaklardan… Hani şu çalılardan yapılan labirentler var ya onlara da bitiyorum. Kendi diktiğim bir ağaca ağaç ev kondurmak da hayallerim arasında. Garip sinekkapan bitkilerinden ve baobap ağaçlarından bol bol yetiştireceğim. Boyumca çiçeklerim olsun istiyorum. Bitkilere bakmayı hiç beceremiyorum. O yüzden bu benim için süper olurdu. Şüphesiz atlar da olmalı. Atlar harika yaratıklar hayallerimde mutlaka yerleri olmalı. Arka bahçemde dünyadaki meşhur yapıların orijinal boyutları da yer almalı. Evet, arka bahçe değil havaalanı mübarek. Ayrıntılara takılacak mıyız? Bu sefer değil. Hayal kuruyoruz. Sevdiğim film setlerini de arka bahçemde görmeyi isterdim. Ne yani Pisa kulesi’nin yanına süs havuzu mu koyayım? Tabii ki film seti koyacağım. İyice uçmuşken sevdiğim bir ürünün fabrikasını da arka bahçeme ekliyorum. İşte hayaller böyle olmalı. Fikri bile gülümsetmeli insanı.

      Sırada beklentiler var. Beklentilerim bazen umut dolu bazense tam tersi… Ama ümit gençlikte olduğundan kendimi yüreklendirmeyi deniyorum. Başardığım da oluyor, başaramadığım da. Vazgeçmek yok!

      Hedeflerimden biri gelecek on yıl içinde farklı bir ülkede yaşamak. En fazla beş yıl olmak koşuluyla oranın kültürünü, insanlarını tanımak; kariyerime katkı sağlamak istiyorum. Neden en fazla beş yıl? Çünkü ülkemi özlerim ve sömürebildiğim kadar bilgiyi bu topraklarda işleme sokmak üzere geri dönmem gerek. Çalabildiğim tek bir müzik aleti var. O da mızıka. İyi çalıyorum. Benimki c diatonik. Ama kromatik mızıka çalmayı da öğrenmek istiyorum. Ben kendi mızıkamla blues, country, rock çalabiliyorum(10 delik). Kromatik mızıkalar caz, Latin ve klasik müzik çalabiliyor(12-14 delik). Üniversite bitmeden staj ve proje deneyimi elde edip kendimi geliştirmek de hedeflerim arasında. Almanca’yı sular seller gibi konuşmak istiyorum. Bunun üzerine de çalışıyorum. Bir hedeften çok istek ama bir kitap yayınlamak isterdim. Kafamda bir kısmı kâğıda dökülmüş çılgın senaryolar var. Tabii arz talep ve biraz da şans lazım… İçime sinen bir STK'de gönüllü çalışıp insanlara bir faydam dokunduğunu görmek istiyorum. Artık yağlı boyada ustalaşmak da hedeflerimin içinde yer alıyor. Bol bol Bob Ross izlerim artık. Soruyu bir daha okudum. Hedeflerimden biri de yalnızlığımı muhafaza etmek. Bunu başarır mıyım bilmiyorum? Başarırsam huzuru on ikiden vurmuş olacağım. Konuyu biraz açayım. Kendimi herkesten ve her şeyden soyutlamak değil amacım. Sadece bir aile kurmak istemiyorum. Evlenmek, çocuk sahibi olmak bana göre değil. Neden onca yükün altına gireyim ki? Üstelik yalnızlık beni hiç mi hiç rahatsız etmezken… Hem ailedeki bireylere biçilen roller öyle yanlış ki bunu kabul etmemi beklemeyin benden. Evet, herkes aynı değil. Ama dâhil olunan kurum aynı. Birey değil ailenin bir üyesi oluyorsun. Olmuyorum işte hayret bir şey. Tamam, bazılarınız beş yaşından beri gelinlik hayali kuruyor olabilir. Ama ben kurmadım. Sen daha çocukken evleneceğim deyince tepki almıyorsun ben evlenmeyeceğim deyince neden tepki alıyorum. Herkes kendi işine baksın. Bakın bireyciliğim tuttu yine. Affedin sinirlendim. Reenkarneye inanmıyorum. Bana verilmiş tek bir yaşam var. Tek beden, tek ruh ve tek şans… Hayatımla kumar oynamayacağım. Ne derseniz deyin buna hiç niyetim yok.

     Bana şans dileyin. Yolun başındayım.



Yorumlar

  1. Yazınızı gülümseyerek okudum:) Karışık geçmiş bir beş yıl önce, geleceğe dair müthiş hayaller... Ayağı sağlam yere basan beklentiler, hedefler. Uzun yolculuğunuzda size bol şans diliyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanları düşündürmek güzel şey ama gülümsetmek ondan da güzel :) Keyifli ufacık bir zaman geçirmenizi sağladıysam ne mutlu bana. Hepimizin hayalleri müthiştir bence. Yoksa neden hayal diyelim adına. Teşekkürler efendim, utandırıyorsunuz. Şans dilediğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.

      Sil
  2. korona, mezuna kalma, böyle bir sırada yazmışsın gibi, üniversite dediğine göre o zaman sen bu sene girdin üniversiteye, kutlarım, tebrikler, yurtdışı demişsin ya, o zamansa üniversitede önce olursa erasmuş yap veya mevlana, bitince de bursla yuksek lisans, sonra doktora, almanya da yapabilirsin belki bak, böyle olabilir ya da benzeri şekillerde, başka burslar var, vakıflar, undp gibi, fırsat olursa öğrenci iken work and travel olabilir :) işallah hepsi olur, ben de yaptım bunları ondan diyorum, sana bunları diliyorum, yaklaşık beş yıl içinde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanıtla kısmına yazmamışım. Evet, doğru üniversiteli oldum artık :) Teşekkür ederim. Önerileriniz harika. Bu saydıklarınızdan birkaçı aklımdaydı. Ama yeni şeyler öğrenmek de fena olmadı doğrusu. Hatta bu yaz için bir planım var. İnşallah, ben de bunları gerçekleştirmeyi isterim. Bütün bu güzel dilekler için çok teşekkür ediyorum.

      Sil
    2. eveet hepsi olsun, olur ki çok isteyince :) anlatırsın belki ilerdeee :)

      Sil
    3. İnşallah olur gerçekten yürekten istiyorum. Çok isterim anlatmayı da :)

      Sil

Yorum Gönder