SAHNE1
(Baba ve iki çocuk salonda
oturmaktadır. Kız çocuk yere oturmuş proje ödeviyle, herhangi bir maketle,
uğraşmaktadır.) (Anne o sırada çamaşır sepetini salona getirir.)
Melek(Anne):Kızım hadi bir yardım ediver çabuk bitsin işim. (Yorgun
bir şekilde yalvarır.)(Hafif kambur durmaktadır ve sorarken kaşlarını
kaldırır.) (İşim kelimesini nispeten daha yüksek sesle söyler.)
Nisa(Kız Çocuk):Anne, anneciğim daha önce de söyledim ya
(Sesi birden yükselir ve hırçınlaşır.)çamaşır dürmenin sadece senin işin
olmadığını. (Annesine dik dik bakar ve kollarını kavuşturur.)(Artık proje
ödeviyle uğraşmayı bırakmıştır.) Aynı şekilde sadece benim de değil. (Kendini
göstererek söyler ve erkek kardeşine kötü kötü bakar.)
Melek(Anne):Eee biz yapmazsak kime kalacak bu işler? (Biraz
sitem ederek soruyu sorar.)(Ellerini beline koymuştur.)
Nisa(Kız Çocuk):Anne yapmayalım demiyorum ki başkaları da
yapsın diyorum. (Kızgın kızgın el kol hareketleriyle hızlıca söyler.) Mesela
Yiğit kendininkileri katlayıp yerleştirsin yerine eline yapışacak sanki! (Yiğidi
eliyle göstererek söyler.) (Kaşlarını çatmıştır.) Dün bir belgeselde bile
hayvanlar görev dağılımı yapmıştı ya. (Artık bağırıyordur.) Mirketti onlar biliyor
musun? Afrika faresi resmen… (Yine el kol hareketleri yapmaya başlamıştır.)
Melek(Anne):Hadi be! Elin faresi bile diyorsun…
(Şaşırmıştır
ve kafasını aşağı yukarı sallar .) (Sesi git gide fısıltıya dönüşür.)
Nisa(Kız Çocuk):(Ani bir şekilde bağırır.) Aynen öyle
diyorum. Elin Afrikalı faresi 2O santimlik boyuyla sorumluluk bilinci taşıyor. Benim hem akla hem içgüdüye sahip değerli kardeşim ve sevgili babam hiç tınlamıyor.
(Kardeşine ve babasına dönmüş onları göstererek heyecanlı bir biçimde bunları
söylemektedir.)
Melek(Anne):İyi söyledin hoş söyledin ama söylediklerini
üstüne alınan yok baksana! (Nisa’nın coşkusu anneye de geçmiştir.) (Eliyle
eşini ve çocuğunu işaret eder.)(Kızının söylediklerini biraz daha düşünmek için
kollarını arkada birleştirir ve ileri geri volta atmaya başlar.) (Düşünceli
olduğunu belirtmek için zaman zaman kaşlarını çatar zaman zaman gözlerini
kısar.)
Nisa(Kız Çocuk):Benceee (Son heceyi uzatarak söyler.) bu kadar
düşünmene gerek yok. Çünkü sen resmen acil durum yönetmek için yaratılmışsın.
Tüm bu işlere tek başına göğüs germenin bir sorun olduğuna kanaat getirdiysen
ortak paydada buluştuk demektir. Ve artık tek yapman gereken soruna çözüm
bulmak sevgili anneciğim. (Bütün bunları annesinin gittiği yönlere kafasını
çevirerek tek nefeste söyler. Çünkü annesi hala volta
atmaktadır.)(Söyleyeceklerini bitirdiğinde derin bir nefes alır ama buna
değdiğini düşünür.) (Kurnazca sırıtır ve ellerini ovuşturur.)
Melek(Anne):Ayy! İçim şişti yeter sus! Deminden beri konuşup
duruyorsun! (Biraz duraksar sonra kızına döner ve gülümser.) Aslında harika bir
geçici çözüm buldum. (Sesini yükseltir fakat bağırmaz.) (Sesi yorgun ve
kararsızdır.)
Nisa(Kız Çocuk):Nedir? (Oturduğu yerden kalkar ve koltuğa
geçer.)(Başını dirseğine dayar ve neşeli bir biçimde sorar.)
Melek(Anne):Nisa, çamaşırları sen halledeceksin! (Kesin ve kararlı
söyler.)(Söylerken kızın işaret eder.)
Nisa(Kız Çocuk):A,a,ama anne. ('ama' kelimesini kekeleyerek
söylemiştir.)(İtiraz etmeye çalışmıştır.)
Melek(Anne):Ben
gerçekten iyi bir acil durum yöneticisiyim. Kolay gelsin. Hem kızların işidir bu. (Bir çırpıda övünerek söyler.) (Ellerini yeniden arkasında bağlamıştır.) (Odadan
çıkar.) (Nisa çaresiz çamaşırları dürmeye başlar.)
SAHNE2
(Melek kızgınca süpürge yapmaktadır.
Muzaffer kanepede gazete okumaktadır. Çocuklar ortalarda yoktur. Melek sert
hareketlerle süpürmeye devam ederken kocasının oturduğu koltuğun önünün
süpürmek için davranır. Muzaffer güç bela ayaklarını süpürgeden kurtarır. (Ayağından
terlikleri fırlar.)
Muzaffer (Baba):(Adam canını zor kurtarmış gibi bir
sesle) Aman hanım yapma etme oldu olacak beni de ala süpürgenin içine! Senin şu
canavardan paçayı zor kurtardım ya. (Böyle dedikten sonra can havliyle havaya
kaldırdığı ayaklarından fırlayan terlikleri almak için kalkar. Sonra yerine
geri oturur.) Hem bütün tozları kaldırıyorsun astımım azıyor. (Olmuyor böyle der
gibi başını sallar.) (Bağırmamıştır.)
Melek(Anne):Bana bağırma Muzaffer! Sanki içine girsen nolucak! Senin
için her yer aynı ha şu tozlu süpürge ha o kanepe ne fark eder? Bir de toz
kaldırma diyorsun demek sağda solda uçuşup dursalar işine gelecek sanki. Doğru
doğru nerede olduğun önemli değil senin ha mutfak ha oturma odası. (Elini beline
koymuş bağıra bağıra bunları söyler. Arada da sesini orantısız biçimde
yükseltir çünkü süpürge sesinin kendi sesini bastırdığını düşünür.)(Söylediği
son cümleden sonra kendi iç dünyasına gömülür.) (Eşi onunla konuşmaya
çalışırken o kendi kendine sesli düşünür.)
Muzaffer (Baba):Niye bağırıyorsun? Ne dedim de bunca şey
söyledin. Üstelik neresi tozlu bu kanepenin mis gibi kanepe valla. (İki kolunu arkaya
atar, kanepede gerinir.) Haa bir de o elektrikli canavarını ayaklarımdan uzak
tut. Ama ben hala bana niçin bağırdığını anlamadım doğrusu. (Kesin bir tonda
gülümseyerek söyler, eliyle süpürgeyi gösterir.) (Sonra soran gözlerle eşine
bakar.)
Melek(Anne):Önlük hiç fena durmaz sen de. Kaç yemek
pişirebiliyordun sen? Hamarat mısın? Kalk bakayım ayağa. (Elini çenesine koymuş
düşünmekte ve bu soruları sormaktaydı.)(En sonunda eşine ayağa kalkması için
işaret yapar, sonra eliyle eşini döndürür. Şöyle bir süzer.) Güzel üstelik
mutfak dolaplarına da rahatlıkla ulaşabilirsin. (Mutluluktan ellerini çırptı.)
Bekle hemen geliyorum (Bir koşu mutfağa gitti. Elinde bir mutfak önlüğüyle geri
geldi. ) (Seri bir şekilde eşi itiraz edemeden önlüğü ona giydirdi. Bir yandan
da aralıksız şunları tekrarladı: Dolmalar, sarmalar, börekler, çörekler…
Muzaffer (Baba):(Bu esnada ne olduğunu anlamayan Muzaffer
şaşkın bir surat ifadesiyle) Yoksa gün mü var yakınlarda? Ama önlük herhalde
yanlış kişide bilindiği üzere evimizin en iyi aşçısı sensin.(Çıkarmaya
yeltenir.)
Melek(Anne):Aaa bir daha duymayayım bunları, kendini neden küçümsüyorsun? (Küçük
bir çocukla konuşur gibi abartılı söylemiştir.) Dur dur çıkarma hemen seni daha
önce hiç bu kadar yakışıklı gördüğümü hatırlamıyorum. Bakmaya doyamadım.
Mükemmel bir şey bu! (Oyun havası çalıyormuş gibi oynamaya başlar.)
Muzaffer (Baba):Eeehh ne dediğin belli değil ne giydirdiğin
belli değil sıkıldım. Gidiyorum ben. (Önlüğü bir çırpıda çıkarır.) (Sahneyi
hızlı adımlarla terk eder.)
Melek(Anne):(Kocasının yerine
kurulur. Ellerini onun gibi arkaya atar .) Kısa ve güzel bir rüyaydı. Tabii yalnızca şimdilik … (Melek koltukta oturmaya devam ederken perde sonlanır.)
SAHNE3
(Yiğit oyun kolunu eline almış, televizyon karşısına oturmuş oflaya puflaya ve bağıra çağıra
oyun oynamaktadır. Nisa odaya girer. Kanepenin ucuna her an kalkacakmış gibi
oturur. Elinde telefonu vardır. Telefonu elinden bırakır.)
Nisa(Kız Çocuk):Yiğit naber? Bunu mu oynuyorsun yine! Bak ne
diyeceğim seninle bir anlaşma yapalım. (Nisa kollarını birleştirmiş kardeşinin
oyun konsolunun önünde yürümeye başlamıştır.)
Yiğit (Erkek Çocuk):Çekil be önümden, rahat bırak beni! Off.
Al işte yaa yandım. (Oyun kolunu elinden fırlatır.) Oldukça mutsuzdur. Ablası
önünden geçerken kafasını sağa sola uzatarak ekranı görmeye çalışır. En sonunda
oyunda yanar ve öfkeli bir şekilde son cümleyi söyler.)
Nisa(Kız Çocuk):İyi ya beni daha dikkatli dinlersin sen de. Ev
işlerini paylaşmayı talep ediyorum. (Artık durmuştur. Kollarını hala aynı şekilde
tutmaktadır. Ve kardeşine bakar.)
Yiğit (Erkek Çocuk):Ne gibi ev işleri? (Ellerini göbeğinin
üzerinde birleştirir. Yatar vaziyette koltukta oturduğu için yavaş yavaş koltuktan kaymaktadır.)Çünkü
ben zaten bakkala gidiyorum üstüne üstlük her gün bir de çöpü çıkarıyorum. Daha
ne istiyorsun ki benden!(Umursamaz bir tavrı vardır. Son cümleyi söylerken
biraz doğrulur.
Nisa(Kız Çocuk):Daha ne mi istiyorum? Kimyasal atıklar kadar
tehlikeli kokuşmuş çoraplarını sağa sola bırakmamanı istiyorum. Ya da annemle
ben sofrayı hazırlarken televizyonun başına kurulmamanı istiyorum Veya en azından
odan her zaman nükleer bomba atılmış gibi görünmesin. Ne bileyim? Öyle çok şey
var ki senden istediğim.
Yiğit (Erkek Çocuk): Abla Allah aşkına bir git. Hepsi
sonuçta yapılıyor ya kimin yaptığının ne önemi var. Yemek mi yapayım, çamaşır
mı sereyim, cam mı sileyim yani! Sen durup durup neden işleri karıştırıyorsun.
Bak her şey tıkırında. Herkes olması gereken yerde yapması gereken şeyi
yapıyor. Hem kızlar ne zamandan beri erkeklerin işlerine karışır oldular. (Oldukça normal bir şekilde, kıpırtısız söyler.)
Nisa(Kız Çocuk): Haa demek öyle aferin sana aferin anneme de
söyle bunları. Herhalde bu sunmak üzere olduğum barış antlaşmasının kesin
reddedildiğini gösteriyor.
Yiğit (Erkek Çocuk):Evet ablacığım ayneen ( Bu kelimeyi
uzatarak söyler.) Aynen öyle.
Nisa(Kız Çocuk):Öyleyse zaferimi zor yollardan kazanacağım
seni gıcık çocuk. Hep keçinin tekiydin sen.
SAHNE 4
(Karakterler ailecek yemek
masasına oturmuştur. Sofra, önlerinde hazır bulunmaktadır. Melek masaya koyduğu
tencereden aileye çorba servisi yapmaktadır.)
Nisa(Kız Çocuk):Söylediğim şeyler hakkında bir daha düşündün
mü? (Annesine bakarak sorar.)
Melek(Anne):Tabağını ver (Kızının sorduğu soruyu duymazdan gelir.
Sert bir şekilde bunu söyler. Bir süre herkes sessiz sakin yemeğini yer. Daha
sonra anne yüksek sesle ) Herkes çorbalarını bitirdiyse sizinle önemli bir konu
hakkında konuşmak istiyorum.(Aile fertlerine tek tek bakar ve oturuşunu
dikleştirir.) Ama bundan önce Yiğit tabakları kaldır bakayım. Nisa sen de
masayı sil. Sahi işlerinizi bitirince birer tane kâğıt kalem getirin. Hadi
oğlum kalk kalk kalk!
Yiğit (Erkek Çocuk):Abla beğendin mi yaptığını! (Nisa’ya
öfke dolu bakışlar atar.)
Nisa(Kız Çocuk):Beğenmek ne kelime bayıldım (Kıs kıs güler. Oh
olsun der gibi bakar.)(Çocuklar verilen görevleri yerine getirmeye koyulurlar.
Anne ve baba konuşmaya başlar.)
Muzaffer (Baba):Ne konuşacağız acaba? Senin için bu denli
ciddi ve kabul edilemez şeyin ne olduğunu merak ettim. İkimizin arasında bir
şeyse çocukları karıştırmayalım. (Kibarca ve alttan alan bir tavırla söyler.)
Melek(Anne):Sabırlı ol. Bahsedeceklerim ne senin ne de benim
tek başımıza çözebileceği şeyler.(Ciddi söyler.)
Yiğit (Erkek Çocuk):Al anne getirdim. (Kâğıt ve kalemi masaya
bırakır sandalyesinin başında biraz duraksar.
Melek(Anne):Teşekkürler çocuklar oturun hadi. (Oturmaları
için sandalyeleri işaret eder. Anne monoton ve buyurucu bir sele konuşmaya
başlar.) Artık bu evdeki tüm sorumlulukların yalnızca bir kısmını üstleneceğim.
(Bir kısmına derken üstüne bastıra bastıra söyler.) Bu evin beraberinde
getirdiği bütün yükü eşit olarak omuzlamanın daha mantıklı olduğuna karar
verdim.
(Çocuklar tartışmayı sürdürürken
anne kâğıda paylaştırmak istediği görevleri yazar.)
(Baba olaya birkaç kez müdahale
etmeye çalışır. Anne onu durdur.)
Yiğit (Erkek Çocuk):Anne 20 yıldır hepsini yaptın yaptın
şimdi mi dank etti kafana. Ben itiraz ediyorum ya. Alıştırsaydın küçükken napalım!
Bu yaşa kadar suya sabuna dokunmamış ben bu yaştan sonra ev işlerine yardım mı edeceğim. (Mutsuz
bir şekilde itiraz etmektedir gitgide kaşları çatılır.)
Nisa(Kız Çocuk):Bir sus da kadın sözünü
bitirsin. (Azarlayarak söyler) Hem sanki 70 yaşındasın sen. Bu yaştan sonra yapmazmışmış.
Hayırdır bilmediğimiz bir rahatsızlığınız mı var? Elden ayaktan mı kesildin!
Aman diyim sakın yardım etme Allah korusun incilerin dökülür.(Abartılı ve
keskin bir dille yer yer yüzünü buruşturarak söyler.)
Yiğit (Erkek Çocuk):Sana ne ya annemle konuşuyorum ben. (Kestirip atar sana ne oluyor de gibi elini sallar tek kaşını kaldırır omuz
silker.)
Nisa(Kız Çocuk):(Derin bir nefes alarak kafasını başka yere
çevir.) Off!
Muzaffer (Baba):Tamam, tartışmanız bittiyse anneniz devam
etsin zira bu konuşmanın gidişatını merak ediyorum. (Eliyle tartışsan çocuklarını
gösterir. Sonra eşine devam etmesi için işaret eder.)
Melek(Anne):Siz hazır tartışırken ben de paylaşılması
gereken işleri yazdım. (Kaldığı yerden hiçbir şey olmamış gibi devam eder. Tek
fark yüzündeki sırıtmadır.)
Yiğit (Erkek Çocuk):Annee… (Kelimenin heceleri üzerinde
vurgu yaparak son heceyi uzatır)
Melek(Anne): Hayır, hayır, hayır… Şu andan itibaren
itirazların hepsi yetkili ( eliyle kendini gösterir)merci tarafından
reddedildi. Konuşmamı bir daha bölmene izin vermiyorum. (Kâğıdı alarak masadan
kalkar, maddeleri okur, parmak sallar.) Maddelerin hepsini okumama izin verin.
Yiğit (Erkek Çocuk): Peki…
Melek(Anne):Tamam başlıyorum. Dikkatli dinleyin. Süpürge yapmak, sofrayı hazırlamak, yemek
pişirmek, bulaşıkları yıkamak, çamaşırları makinaya koymak, asmak, katlamak,
yerlerine yerleştirmek, cam silmek, toz almak, ortalığı toplamak, bakkala
gitmek, çöp atmak.
(Bu replikler 5. maddeden
itibaren Melek’le eş zamanlı olarak söylenmeye başlanacaktır) (Çocukların konuşmaları sözlü bir tartışmadan
gürültülü bir kavgaya dönüşür. Melek bu yüzden masa etrafındaki dönüşünü
hızlandırır. Sesini yükseltir. )
Nisa(Kız Çocuk): Bahse girerim sen bunlardan hiçbirini
beceremezsin.
Yiğit (Erkek Çocuk):Bilip bilmeden konuşma sen. Annemi
dinle.
Nisa(Kız Çocuk):Pasaklısın yalan mı? Temizlikten ne
anlarsın?
Yiğit (Erkek Çocuk):Anlamamam işte yararıma bu, kurtulurum.
Muzaffer (Baba):Yeter ya! Bir okutmadınız.
Yiğit (Erkek Çocuk):Baba sen hiç konuşma ikimizi de yerler.
Nisa(Kız Çocuk):Haklıyız ne zaman gördük işin ucundan tuttuğunuzu.
Muzaffer (Baba): Daha dün yemek pişirdim.
Yiğit (Erkek Çocuk): Ben de daha bugün bakkala gittim.
Nisa(Kız Çocuk):Cam silsenize onun yerine, süpürge yapın.
Hep kolay şeyleri yaparsınız.
Muzaffer (Baba):Tamam yemek pişirmek madem kolay artık senin
sorumluluğunun…
Nisa(Kız Çocuk):Hayır ya!
Yiğit (Erkek Çocuk):Ona verelim ona.
SAHNE 5
(Bir pazar sabahı Melek eline
aldığı iki tencere kapağını birbirine vurarak herkesi uyandırır.)
Yiğit (Erkek Çocuk): Anne ne yapıyorsun ya sabahın köründe!
Muzaffer (Baba):Doya doya uyuduğum bir pazar günüm vardı.
Onu da aldın elimden!
Nisa(Kız Çocuk):Anne sahiden ne yapıyorsun?
Melek(Anne):Çalışma saatlerinin uzunluğu ve ek mesai
ücretlerinin yokluğu nedeniyle artık grevdeyim. Daha fazla çalışmayı
reddediyorum. Bilin istedim.